SÜT SIĞIRI İŞLETMECİLİĞİ
İŞLETMENİN AMACI
Çiftlik hayvanlarından sağlanan ürünlerin büyük bölümü sığırlardan elde edilmektedir. Bu nedenle gerek Türkiye'de ve gerekse dünyada sığır yetiştiriciliği, hayvancılık faaliyetinin önemli bir kolunu oluşturmaktadır. İnsan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan hayvansal protein kaynaklarından et ve süt sığırdan elde edilir.
Bilim ve teknolojinin hızla ilerlediği çağımızda, sığır yetiştiriciliği ve süt üretimi konularında önemli gelişmeler olmaktadır. Bunun sonucu olarak hayvan başına daha fazla, daha kaliteli ve daha ucuz ürün elde edilebilmektedir. Bunun sağlanması teknik şartlara uygun ahır tesisi, yüksek verimli hayvan temini, iyi bakım ve tekniğe uygun yemleme ve mevcut olanakların değerlendirilmesi ile mümkündür.
Küçük işletmeler yüksek verimli sığırlara sahip olsalar bile kaba yem üretimi, pazarlama ve teknoloji kullanımı bakımından yeterli düzeyde değildirler. Sermaye yönünden yetersiz ve ürün fazlasını pazarlamada zorlanan bu işletmelerin, karlılığından söz edilemez.
Kurulan işletmelerin devamlılığı kar etmesi ile doğru orantılıdır. İşletmenin karlılığı üretilen ürünlerin ve yan ürünlerinin değer fiyatta satılması, ucuz girdi sağlanması, gerekli teknik alet ve ekipmanların mevcudiyeti, kaliteli ve üstün verimli ırklar ile mümkündür.
Yukarıda özetlenen nedenlerle, kurulacak işletmelerin mevcut imkanlar en iyi şekilde değerlendirilerek kurulması planlanmalı, üretilen çiğ süt, damızlık düve, besiye çekilmiş erkek dana ile damızlık fazlası ve damızlıktan çıkarılmış inekler ve çiftlik gübresi gibi ürünlerin satışı ile karlılık hedeflenmelidir.
IRK SEÇİMİ
Süt sığırcılığına elverişli hayvan sütçülük yönünden diğer hayvanlardan üstün olup bu üstünlüğünü kalıtsal olarak yavrularına aktarabilen hayvan demektir. Süt sığırcılığı için uygun hayvan solunum tipi olmalıdır. Sütçü tipe sahip bir hayvanın yüksek verimli olabileceği kabul edilmekle birlikte bunun doğruluğu verim vermesinden sonra anlaşılır. İyi bir süt ineğinin genel görünümü şöyledir;
- Vücut köşemsi yapı gösterir.
- Hayvan sakin huylu fakat hareketlidir.
- Meme sıkı bir yapıya sahip, sarkık değildir. Süt aynası geniştir. Meme başları memeyi dört eşit parçaya bölecek şekilde yerleşmiş olmalıdır.
- Hayvan zarif yapılı başa sahiptir. Boyun kısmı kısmen genişleyen uzun bir hatla gövdeye bağlanmış olmalıdır. Hayvanın orta kısmı daha iyi gelişmiştir. Kalça kemikleri geniştir. Bel düz hat şeklindedir.
Dış görünüşe göre yapılan seçimde sadece gözle görülen kusuru olan hayvanlar
ayrılabilir. Hayvan hakkında kesin bir karara varmak için pedigrisine bakılmalıdır.
Siyah beyaz alaca (holstein friesian) ; dünyanın en sütçü ırkı olarak ün yapmıştır. Sütçü yönde yetiştirilen kültür ırklarının en iri yapılıları arasındadır. Beden önden arkaya doğru yavaş yavaş genişlik ve derinlikle artar. Baş uzun ve dar, asil ve zariftir. Deri ince ve yumuşak olup boyunda dikey kıvrımlar yapar. Tüyler kısa ve parlaktır. Sırt, bel ve sağrı düzgün hat şeklindedir. Memeler büyük, yumuşak ve deri iyi şekillenmiş olup önde karın altı ve arkada yukarıya doğru düzgün bir şekilde uzanarak bağlanmıştır. Uzun ve belirgin süt damarları da sütçülük kabiliyetinin göstergesidir. Solunum tipi bir hayvandır. Bu ırkın başarısını sürdürebilmesi, bakım ve beslemenin iyi olması ile mümkündür. Adaptasyon kabiliyeti çok iyidir. Soğuğa dayanıklıdır. Fakat sıcak şartlarda aynı başarıyı göstermez. İlkine aşım yaşı 16- 18 aydır. Sütteki yağ oranı % 3 - 3,5'tir. Sütteki yağ taneciklerinin küçük olması nedeni ile sütleri peynir yapımına uygundur. Süt verimi Avrupa'da ortalama 4500 kg, Amerika'da 6000 kg' dır. Ülkemizde ise yıllık ortalama 4000 - 5000 kg' dır. Erkek danalar besiye alındığında hızlı gelişmekte ve oldukça kaliteli karkas vermektedirler. Bu nedenle siyah alacaların et üretiminde de önemli bir yeri vardır.
ÇEVRE FAKTÖRLERİ
Sıcaklık : Sığırlar için en uygun çevre sıcaklığı 10 - 15 derece arasında olmakla birlikte sığırlar çeşitli sıcaklık değerlerinde aynı verimlilik ve rahatlığa sahiptirler. Sıcaklıkta ani ve değişken düşmeler olmadıkça sığırların sağlık, verim ve yemden yararlanmalarına olumsuz etkisi olmaz. Düşük çevre sıcaklıklarında hayvanların vücut ısılarını korumalarını sağlamak için yem miktarını biraz artırmada fayda vardır. Sığırlar için uygun sıcaklık (-5) - (+25) dereceler arasındaki değerlerdir. Kritik sıcaklık değerleri ise (-25) - (+30) dereceler arasındadır. Dolayısıyla Türkiye'nin hemen her bölgesinde sığırlar için soğuk problemi olmadığı, aksine bazı bölgelerde sıcaklığın problem olarak görülmesi gerekmektedir.
Nem : Ahır içi normal sıcaklık derecelerinde nispi nem %50-75 oranında olmalıdır. Yüksek nispi nem, yüksek sıcaklık derecelerinde verimi düşürmektedir. Ayrıca ahırı teşkil eden bazı yapı elemanlarında meydana gelen nem birikmesi sebebiyle sağlamlık ve ömürlerinin azalmasına neden olmaktadır. Kışın hayvanların normal sıcaklık sınırları dışında daha sıcak tutmak arzusuyla ahır içi ısısının kaybını temin edecek havalandırma imkanlarına yer verilmemesi ile soğuk havanın yüksek nem ile beraber hayvanlar üzerinde olumsuz etkisi daha da artmaktadır. Hayvanlarda verim kaybı ve hastalanmalara neden olmaktadır. Ahırdaki fazla nem havalandırma ile dışarı atılmalıdır.
Havalandırma : Her canlıda olduğu gibi hayvanlarda daima temiz hava isterler. Ahır havasının kirli olması sığırların sıhhatini bozacağı gibi verimlerini de düşürür. Ahırdaki nemin ve pis kokunun giderilmesi için muntazam bir biçimde havalandırılması gerekir. Bunda gaye yavaş bir hava akımıyla içeride sıcaklık ve nem birikmesine mani olmak, optimum çevre şartlarını muhafaza etmektir.
Güneş Işığı : Sığır sağlığı için güneş ışığı; yem, su ve hava kadar lüzumlu bir ihtiyaçtır. Ahırda aydınlığın temini için güneş ışığından faydalanmak amacıyla tavsiye edilen ışıklandırma yüzeyi her baş sığır için ılık bölgelerde 0,40 m2, soğuk bölgelerde 0,30 m2 olmalıdır. Güneş ışığının vücutta bulunan provitamin D'yi D vitaminine çevrilmesine etkisi olduğu için hayvanların dışarı çıkarılarak direkt güneş ışığını almaları sağlanmalıdır.
Çevre Faktörlerinin Hayvanlar Üzerine Etkisi ve Alınan Önlemler : Süt hayvanlarının çoğunda 5-20 dereceler arası çevre sıcaklıkları süt verimini etkilemez.Bu dereceler arası sığırlar için konfor bölgesi olarak bilinir. Genellikle çevre sıcaklığının hayvanlar üzerine olumsuz etkisi 5 derecenin altında ve 25 derecenin üzerinde başlar. Kritik sıcaklık denilen ve artık hayvanın kendi sıcaklığını regüle edemediği, 25 derecenin üstündeki çevre sıcaklıklarında süt veriminde; süt yağı, yağsız kuru madde, toplam kuru madde oranlarında düşme olur. Örneğin yapılan bir araştırmada 21-26 derece çevre sıcaklığında siyah alaca ineklerin süt verimlerinde %24-40 oranında düşme olmaktadır.
Çevre sıcaklığındaki artış hayvanların solunum oranını, nabız sayısını ve vücut sıcaklığını yükseltir. Fizyolojik fonksiyonlardaki bu değişim verimin azalmasına neden olmaktadır. Bu olumsuz etkiler işletmede kurulacak sun'i serinletme yöntemleri kullanılarak( içme suyunun serinletilmesi, havalandırma debisinin arttırılması gibi ) ortadan kaldırılmalıdır.
ARAZİ DURUMU
Bir işletme yerini seçerken ilk üzerinde durulacak nokta arazinin kalitesidir. Tesislerin kurulacağı arazinin hafif meyilli ve toprağın geçirgen olması göz önünde bulundurulmalıdır. İmkan olması halinde meyilin güney yönünde olması tercih edilmelidir. İşletmenin ve işletme artıklarının insan yerleşim bölgelerini ve doğayı kirletici konumda olmamasına dikkat edilmelidir. Hakim rüzgarların yönü dikkate alınarak tesislerdeki kokunun yerleşim bölgelerini etkilememesine özen gösterilmelidir. İşletmedeki yem depoları, silaj depoları, yem hazırlama tesisleri, makine parkı ile bakıcı lojmanı ve diğer hizmet birimlerinin, hizmetin kolay ve kısa zamanda ucuza kullanılabileceği yapıda olmalıdır. Kurulacak arazide dikkat edilmesi gereken diğer özellikler; toprak tipi, topoğrafya, drenaj, ve verimlilik düzeyidir. Ulaşım problemi olmamalı, taban suyu düşük olmalı, mısır veya sorgum, yemlik ot ve baklagil yetiştirilmesine, motorlu ekipmanların kullanılmasına uygun olmalıdır. Çiftlik arazisi yeteri kadar geniş değilse yakın yerlerden ilave arazi alım imkanlarına müsait olmalıdır.Büyükbaş hayvan birimi başına işletmenin 3-5 dekar sulanabilir arazinin yem bitkileri ziraatı için ayrılması yararlı olacaktır.
BARINAK DURUMU
Bir hayvancılık iletmesinde hayvanların barındırıldıkları alanlara ahır adı verilir.İşletmeler büyüdükçe ve entansifleştikçe, ahır sistemi ve mekanizasyonun işletmenin bütünü içindeki önemi artar. Bu nedenle bir işletmede uygulanacak sisteme karar vermede sadece çevre istekleri yeterli olmaz. Bunun yanında hem kuruluş hem de işletme aşamasındaki maliyetleri dikkate almak gerekir.
Süt sığırı ahırlarında aranacak genel özellikler şunlardır:
- Hayvanları ve çalışanları kötü hava koşullarından korumalıdır.
- Hayvanların yaralanmalarına yol açmamalıdır ve hareketlerini kolaylaştırmalıdır.
- Hayvanlar yem ve su ihtiyaçlarını kolayca karşılayabilmelidir.
- Sığırların yönetiminde kolaylık sağlamalıdır.
- Çeşitli yaş gruplarındaki hayvanların ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir.
- Sağımın düzgün, temiz ve kolay yapılabilmesine imkan verilmelidir.
- Yem depolama ve gübre biriktirme imkanlarına sahip olmalıdır.
- İş gücü ihtiyaçlarını en aza indirmelidir.
Bir süt sığırı işletmesinin ihtiyaç duyduğu binalar ve bunların büyüklüklerini belirleme yanında önemli bir iş de bunların uygun yerleştirilmesidir. Binalar yerleştirilirken genel yer işletmenin zamanla büyüyebileceği dikkate alınarak gelişim alanı baştan düşünülmelidir. Ayrıca ahır ile gübrelik, yemlik ve sağım yeri gibi diğer bütünleyici ünitelerin konumları, iş gücünü verimli kullanacak şekilde belirlenmelidir.
İklimi soğuk olan bölgelerde süt ineklerinin verilen yemlerden yararlanmaları ve verimlerini devam ettirmeleri için kapalı ahırlarda barındırılmaları gerekmektedir. Kapalı sistem ahırlarda; her ineğin bakımı kolaylıkla yapılır, hırçın inekler daha iyi görünürler, işçiler çevre şartları sürekli değişmeyen ortamlarda çalışırlar.
Durak Tipi : Günümüzde hayvancılık işletmelerinde en popüler sistem serbest duraklı sistemdir. Serbest duraklı ahırlar; bağlı duraklı ve serbest ahır sistemlerinin yararlı yönlerini birleştirmek amacıyla gerçekleştirilen ve serbest duraklı ahır olarak tanımlayabileceğimiz sistem, adında anlaşıldığı gibi hem bağlı sistemli ahırların hem de serbest sistem ahırların özelliklerini içermektedir. Bu sistemde her inek için özel bir durak planlanmıştır. İnekler bu duraklarda bağsız olarak dururlar ve serbestçe girip çıkmalarına imkan verecek şekilde yapılmıştır.
Kapalı serbest duraklı sistem süt sığırı ahırlarında tüm hayvanların beton zeminli kapalı ahırlarda barındırılacağı, gezinti yerlerinin ise toprak zeminli ve ahıra bitişik olması uygundur. Bir durağın boyu 2 metre, eni 1,1 metre olmalıdır. Serbest duraklı ahır sisteminin avantajları dezavantajlarından fazladır.
Avantajları :
- İş etkinliği yüksektir. Sağım için hayvanların sağımhaneye götürülmeleri gerekmektedir. Hayvanlar gruplar halinde yemlenebilir. Gübre tanzimi ve temizliği kolaylıkla yapılabilir.
- İnsan gücü gerektiren işler azdır.
- Tesis ve işletme giderleri azdır. Daha az mekanik havalandırma gerektirir.
- İnekler daha rahattır. Kendileri için daha rahat olan yeri arayıp bulabilirler.
- Daha az yataklık gerektirir.
- İnekler temiz tutulabilir. İneklerin temiz oluşu süt kalitesi ve sağım etkinliği açısından önemlidir. Sağımın yemden ve gübreden ayrı bir yerde yapılması üretilen sütün yüksek kalitede olmasına yardımcı olur.
- Klasik barındırma sisteminden daha fazla esnekliğe sahiptir. Sürü büyüklüğünün hiç ilave bina gerekmeden veya az bir ilave ile önemli ölçüde arttırılması mümkündür. Bu ilaveler için fazla masraf gerekmez. Sürü büyüklüğünün arttırılması sistemin sadece belli alanlarını genişletmeyi gerektirir. Sürü büyüklüğünün azaltılması ya da işletmenin tasfiyesi durumunda dinlenme ve yemleme alanları başka amaçlar için (besicilik, düve yetiştirme ) kullanılabilir.
Bu sistemin verimliliğini arttırmak için şu hususlara dikkat edilmelidir:
- Sığırlar gruplandırılmalıdır. (Yemleme kolay yapılır, kızgınlık kontrolü kolay olur.)
- Çiftleştirilme, tedavi ve özel bakım gerektiren yerler ; sağım, yemleme ve dinlenme alanlarından kolayca giderilebilecek şekilde yerleştirilmelidir.
- Serbest duraklar ineklerin rahatça durabilmesine uygun hayvanlara en az zarar verebilecek şekilde ve dayanıklı olmalıdır.
- Sistem gelecekte yapılacak değişikliklere uygun olmalı.
- İyi drenajı olan topraktan yapılmış egzersiz sahalarının bulunması; ayak problemlerinin azalacağı, kızgınlık kontrolünün kolaylaşacağı ve hayvanın sıhhatli olmasına yardım edeceği için gereklidir.
- Yeterli vantilasyon sağlanmalıdır.
TOHUMLAMA ŞEKLİ
Tohumlamanın dondurulmuş spermanın özel aletler yardımı ile ineğin uterusuna konulması suretiyle yapılmasına sun'i tohumlama denir.
Sun'i tohumlama süt sığırlarının ıslahında üstün genotipik değerdeki boğalardan geniş ölçüde yararlanabilme imkanı sağlamaktadır.
Boğa ve sun'i tohumlama karşılaştırıldığında sun'i tohumlamanın şu nedenlerle daha cazip olduğu anlaşılmaktadır:
- Sürü devamlılığı ve üreme faaliyeti için, üstün genotipik değerdeki boğalardan az masrafla yararlanmak mümkündür.
- Boğa bakım besleme külfetine gerek kalmamaktadır.
- Akrabalı yetiştirmenin dezavantajları ortadan kalkmaktadır.
- İneklere boğadan aşım yoluyla üreme hastalıklarının bulaşma riski yoktur.
- Sun'i tohumlamada kalitesiz ve düşük verimli sperma kullanılma ihtimali çok daha azdır.
ÜRÜN DEĞERLENDİRME ŞEKLİ VE PAZARLAMA
İşletmenin başarılı olmasında elde edilen süt ve mamullerinin iyi şekilde pazarlanmasının önemi büyüktür. Süt kolay bozulabilen gıda maddesi olduğu için muhafazası işletmeye ek masraflar getireceğinden yıl içinde üretilen sütün sürekli çiğ olarak satılması istenir. Tüketim merkezlerine yakın yerlerde kurulan işletmelerde üretilen sütün satışında pek zorlukla karşılaşılmaz. Çiğ süt haricinde; yoğurt, peynir, tereyağı olarak ta pazara sunulabilir. Bu da tüketicilerin alışkanlıklarına göre değişir.
BESLENME
Buzağıların Beslenmesi ( 0-6 Aylık ) :
Sığır yetiştirmede karlılık, ineklerden her yıl buzağı alınmasına ve buzağıların en az kayıpla verimli çağa kadar yetiştirilmesine bağlıdır. Buzağılar hastalığa dayanıklık unsurlarından yoksun olarak doğarlar. Bu nedenle yeni doğmuş buzağının doğar doğmaz 0,5 veya 1 saat içinde 1-2 litre kasar kolostrum almaları sağlanmalıdır. Doğumdan sonra memeden çıkan ilk süte kolostrum denir. İlk 24 saat içinde vücut ağırlığının % 8-10'u olan 4-6 litre colostrum içirilebilir. Buzağıların ilk 3 gün içinde günde iki defa ve her defasında 2-3 litre olmak üzere kolostrumla beslenmeleri sağlanmalıdır. Kolostrum, yeni doğan buzağılara bağışıklık maddeleri sağladığı gibi ihtiyaç duyulan yüksek düzeyde enerji, protein ve A vitamini ihtiyacını da sağlamış olur.
Buzağıların sindirim sistemi gelişmediği için rumen (işkembe) görev yapacak durumda değildir. Süt rumenden doğrudan geçerek abomasuma ulaşır. Eğer buzağı sürekli sıvı yemlerle beslenirse rumen uzun süre gelişmeden kalır. Doğumu takip eden ilk hafta içinde buzağı başlatma yemi tükettirilmesi rumen gelişimini uyarır. Rumen gelişimi 3 aylık yaşta tamamlanır. Bu nedenle ilk bir hafta sonra başlamak üzere sütten kesim yaşına (4-6 yaşa) kadar süt veya süt ikame (buzağı başlatma )yemi verilmelidir. Her gün taze ve temiz su verilmelidir. Buzağı başlatma yemi hayvanın önünde hazır bulundurulmalı ve yiyebildiği kadar alması sağlanmalıdır. Buzağı başlatma yemi 0.7-0.9 kg civarında tüketilmeye başlatıldığında süt ikame yemi kesilebilir. Buzağının yeterince buzağı başlatma yemi tükettiğinden emin olmadıkça süt ikame yemi kesilmemelidir. Bu da en erken 4-6 haftalık yaşta olur. Sütten kesimden bir süre önce süt ikame yeminin azaltılması iyi olur. Böylece sıvı yemden kuru yeme dereceli geçiş sağlanmış ve kuru yem tüketimi özendirilmiş olur. Sütten kesimden sonra buzağı başlatma yemi günde 2 kg kadar verilebilir. Bu arada yiyebildiği kadar iyi kaliteli kaba yem de verilmelidir. Bu dönemde silaj verilmesi yem alınımını sınırlar.
4-6 aylık hayvanlara günde :
2 kg kuru yonca otu, 5 kg mısır silajı, 1 kg arpa-yulaf karışımı, 40 gr mineral madde ve vitamin yada :
1 kg çayır otu, 6 kg mısır silajı, 5 kg hayvan pancarı, 0.3 kg kuru pancar posası, 0.8 kg kesif yem, 20 gr mineral madde ve vitamin içeren rasyonlardan birsi verilebilir.
Danaların Beslenmesi (6-12 aylık) :
Buzağı başlatma yemi kesilerek günde 2 kg kadar olmak üzere büyütme yemi verilir. Bu dönemde hayvana silaj da verilebilir. Silaj kuru otla birlikte verilmelidir. Verilecek kesif yem miktarı alınan kaba yemin niteliğine ve hayvanın ihtiyaçların bağlıdır. Hayvanın tükettiği kaba yem miktarı arttırıldığı zaman kesif yem miktarı azaltılabilir. Bu dönemde siyah alacalarda rasyonun günde 650 gr canlı ağırlık artışı sağlaması beklenir. Bir yaşındaki siyah alaca danaların 300-330 kg canlı ağırlığa ulaşması sağlanmalıdır.
6-12 aylık hayvanlara :
Günde 3 kg kuru yonca otu, 12 kg mısır silajı, 60 gr mineral madde ve vitamin veya:
4 kg kuru çayır otu, 6 kg hayvan pancarı, 0.6 kg arpa-yulaf karışımı, 0.2 kg kesif yem, 60 gr mineral madde ve vitamin rasyonlarından birisi verilebilir.
Düvelerin Beslenmesi (12-24 aylık) :
Siyah alacalar 15 aylık yaşta 340-350 kg canlı ağırlığa ulaştırıp, böylece ilk aşıma elverişli olmasını sağlayacak bir beslenmeye tabii tutulmalıdır. Düvelerin beslenmesinde iyi kaliteli kaba yemler yeterli olabilir. Aşırı beslenme ile birlikte ortaya çıkan yağlanma döl tutma ve doğum güçlüğüne yol açabileceğinden rasyon aşırı protein ve enerji tüketimine yol açmayacak biçimde hazırlanmalıdır. Düvelerin doğurdukları yaşta (yaklaşık 24 aylık yaşta) 540 kg'a ulaşması istenir.
1-1.5 yaşındaki düvelere :
Günde 3 kg kuru yonca otu, 12 kg mısır silajı, 70 gr mineral madde ve vitamin veya :
2 kg kuru çayır otu, 13 kg mısır silajı, 0.05 kg kesif yem, 50 gr mineral madde ve vitamin rasyonlarından birisi verilebilir.
1.5-2 yaşındaki düvelere ise :
Günde 2.5 kg kuru yonca otu, 18 kg mısır silajı, 80 gr mineral madde ve vitamin veya:
2 kg kuru çayır otu, 16 kg mısır silajı, 0.5 kg kesif yem, 60 gr mineral madde ve vitamin rasyonlarından birisi verilebilir. Çok iyi kalitede kuru ot veya mısır silajı verildiği zaman kesif yem miktarı hayvanın canlı ağırlığına bağlı olarak azaltılabilir. Kalitesiz kaba yem verilmesi durumunda ise hayvanın canlı ağırlığına bağlı olarak yem miktarı arttırılabilir.
İneklerin Beslenmesi :
Her süt sığırı yetiştiricisinin hedefi her yıl buzağı elde etmektir. Laktasyon dönemi boyunca farklı dönemlerde değişik beslenme ihtiyacı gösteren bir ineğin laktasyon yılı doğumla değil kurudaki dönemi ile başlar. Çünkü bu periyotta uygulanan bakım ve besleme daha sonraki laktasyon verimini etkiler ve maksimum düzeyde süt elde edilmesini sağlar. Kuruya ayırmanın amacı ineğe bir istirahat sağlamak ve meme dokusuna kendini yenileme şansı vermektir. Kuru döneme zayıf giren inekler bu dönemde enerji sağlayacak şekilde beslenmelidir. Kuru dönemde uygulanacak beslenme doğumdan sonra oluşması muhtemel sağlık problemlerini önlemeye yönelik olmalıdır. Bu nedenle kurudaki gebe ineklerin sağmal sürüden ayrı tutulması önerilir.Mümkün olduğu kadar iyi kaliteli kaba yemler yedirilmelidir.
Doğum güçlüğüne sebep olmamak için gebe ineklerin son iki ay içerisinde yağlandırılmasından kaçınılmalıdır.Yağlanma problemi laktasyon döneminde kaba yem olarak yalnızca silajla beslenen,kuru dönemde ise aşırı beslenen hayvanlarda daha sık görülür.
Bir süt ineğinin yıllık üretiminin yaklaşık %50'si buzağılamadan sonra başlayan laktasyon döneminin yaklaşık ilk 3-4 aylık döneminde elde edilir.Bu sebeple bu süre içinde takip edilecek besleme proğramı toplam verim üzerinde önemli derecede etkilidir.Süt veriminin maksimum düzeyi buzağılamadan 6-8 hafta sonra elde edilir.Yem alımı ise buzağılamadan 10-12 hafta sonra maksimum düzeye ulaşır.İnek doğuma müteakip 8-10 hafta sonrasına kadar canlı ağırlık kaybetmektedir.Bu nedenle laktasyonun başındaki bir inekle laktasyonun 3-4 ayında bulunan diğer bir inek yaklaşık aynı miktarda süt vermelerine rağmen ilk ineğin daha fazla besin maddesine ihtiyacı bulunmaktadır İlk dönemde,yüksek süt verimini destekleyecek şekilde yeterli ve kaliteli miktarda yem verilmelidir.Yeterli kaba yem ile beslenmeyen ineklerden yüksek süt verimi sağlanamaz.İneklerin aldığı kaba yemin sağladığı besin maddeleri ile ineğin ihtiyaç duyduğu besin maddeleri arasındaki fark kesif yemle karşılanmalıdır.
Laktasyon döneminin ikinci yarısından kuru döneme kadar geçen sürede ise amaç,yüksek düzeyde süt üretimini sağlayacak ve bunu devam ettirecek şekilde yemleme yapmaktır.Eğer inekler yetersiz beslenirse bunun süt üretimine etkisi 8,ve 9.aylara doğru kendisini gösterir.Süt üretiminde azalma görülür.Kuru döneme yaklaştıkça gebe inekler üretilen süt üretim düzeyini karşılayacak ve aynı zamanda taşıdıkları yavrununda ihtiyaç duyduğu besin maddelerini sağlayacak şekilde beslenmelidir.
Canlı ağırlığı 550 kg,günlük süt verimi 16 kg. sütündeki protein oranı ortalama%3.6
Ve yağ oranı ortalama%3.8 olan bir süt sığırına verilecek yem rasyonu(yaşama payı ve 6 kg. süt veriminin kaba yemlerden,10' kg. süt verimininse kesif yemden karşılanacağı kabulü ile)
Aşağıdaki gibi hazırlanabilir:
Kaba yem olarak,
- %85 Kuru madde,%4.3 sindirilebilir protein ve 268 nişasta birimi içeren kuru çayır otundan 10 kg,
- %17.2 Kuru madde,%1.1 sindirilebilir protein ve 100 nişasta birimi içeren mısır silajından 9 kg,
- %14 kuru madde %1.6 sindirilebilir protein ve 90 nişasta birimi içeren şeker pancarı yaprağından 5 kg.
Kesif yem olarak,
- %13.5 protein ve 650 nişasta birimi içeren kesif yemden 4 kg verilmelidir.
Ayrıca yemlemede şu hususlara da dikkat edilmelidir:
-Yemin verilmesinden yaklaşık 1 saat sonra yenmeyen yemler alınmalı ve sonraki yemlemede fazla verilmemelidir.
-Yem türlerindeki değişiklikler birden yapılmamalıdır.
-Kesif yemler genellikle sağım esnasında verilmelidir.
-Kaba ve kalın saplı kuru otlar parçalanarak(Kes halinde)verilmelidir.Bu sayede hayvanın daha çok yemesi sağlanmış olur.Ağır bir kesif yemin karışımını hafifletmek için kes haline getirilmiş az miktarda kaba yemin kullanılması yararlı olur.
-Kokulu yemler daima sağımdan sonra verilmelidir.Donmuş ve küflü yemler verilmemelidir.Hayvanlara verilen suyun soğuk olmamasına dikkat edilmelidir.
SÜRÜ YÖNETİMİ
KAYIT TUTMA
Damızlıkçı olan ve olmayan bütün işletmelerde, işletmenin yönüne göre değişmek üzere, belli düzeylerde kayıt tutma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kayıt tutmayan veya tuttuğu kayıtlardan yetiştirmede yararlanmayan bir işletmenin verimliliğinden söz etmek uygun olmayacağından, işletmede :
Hayvanların doğum tarihlerinin, kulak numaralarının, ebeveynlerinin ve çeşitli dönemlere ait diğer verimlerinin kaydedileceği kayıt defterleri tutulmalıdır.
Kurulacak işletmede süt üretimi yönünden hayvanların performanslarını takip ve damızlık seçiminde pedigri kayıtlardan yararlanılacağından kayıtlar son derece dikkatli ve doğru tutulmalıdır.
Verim kayıtları için başlıca şu bilgiler toplanmalıdır :
1- Hayvanın doğum tarihi ve kulak numarası,
2- Anne ve babasının kulak numaraları,
3- Doğum, 3 ay, 9 ay, 12 ay, ilkine aşım ve 24 ay canlı ağırlıkları
4- Aşım ve buzağılama bilgileri
5- Süt verim kontrol günlerinde tespit edilen süt miktarları ve yağ oranları
6- Kuruya çıkarma tarihi
7- Aşılama, hastalık, ilaçlama gibi sağlık hizmetleri ile ilgili bilgiler
8 - Yemleme ile ilgili bilgiler
9- sürüden çıkarılma veya ölüm tarihi ve nedenleri
Ayrıca işletmede :
1- Buzağı defteri
2- Aşım ve süt kontrol defterleri
3- İnek tanıtma kartları bulunmalıdır.
DAMIZLIK DÜVE YETİŞTİRME
Sürü Mevcudunun Korunması
İşletmedeki sürünün devamlılığı, hastalık, ölüm vesaire hariç tutulursa, o sürünün her yıl en az %25'inin yenilenmesiyle mümkündür. Bu nedenle işletmemizde her yıl verimsiz ve yaşlı inekler sürüden çıkarılarak, bunların yerine üstün verim kapasitesine sahip düveler konulmalıdır.
Buna göre örneğin 50 başlık sürüde : Sayı %
Her yıl doğan dişi buzağı sayısı 25 50
Doğum anormalliği ve ölüm 2 8
Kalan 23 -
0-6 aylık yaş arasında ölen 3 10
Kalan 20 -
6 ay - buzağılama arasında ölen 1 2
Kalan 19 -
Çiftleştirilemeyen 2 4
Kalan 17 -
Buzağılamada kayıp 1 2
TOPLAM 16
Tahmini kayıpları göz önünde bulunduran tabloda da görüldüğü gibi sürünün devamlılığında kullanılabilecek damızlık düve sayısının 16 adet olacağı tahmin edilmekte söz konusu 16 adet damızlıkta kullanılabilecek düvelerin de en az 13 tanesi damızlığa ayrılmalısı gerekmektedir.
Damızlık düve yetiştirmede maliyet önemli bir faktör olduğundan, kayıp oranın yüksek oluşu düve başına maliyeti arttırırı. Çünkü kaybedilen düveler için o zamana kadar yapılan bakım besleme masrafları da yaşayan düvelerin giderlerine eklenir. Damızlık düve maliyetini artırmamak için ayrıca şu hususlara göz önünde bulundurulmalıdır:
1- Düvelerin ilkine buzağılama yaşları 23-26 ayı geçmemeli. İlkine buzağılama yaşının 23-26 ayı geçmesi, boşuna fazladan beslemeyi, ömür boyu elde edilecek toplam yavru sayısını ve ömür boyu süt verimini olumsuz etkiler.
2- Genotipik değeri düşük ve yüksek olan düvelere yapılacak masraf aynı olacağından, yüksek verimli ırklarla çalışılmalı ve yüksek genotipik değerli sperma kullanılmalı.
3- Damızlık düve yetiştirme proğramında, doğumdan 1 yaşına kadar olan buzağı ölüm oranı %5'i aşmamalı, aşarsa problem araştırılarak çözüm yoluna gidilmelidir.
4- Bakım ve beslemeye dikkat edilerek düvelerin 14-17 aylıkken ilkine damızlıkta kullanılma büyüklüğüne (ırkının ergin canlı ağırlık ortalamasının %70'ine) ulaşması sağlanmalıdır.
5- İlkine damızlıkta kullanılma yaşının aşırı düşürülmesi de hayvanın kavruk kalması, buzağının doğum ağırlığını düşürmesi dolayısıyla ileri çağlarda verim kayıplarına sebep olması ve benzeri problemlere yol aştığından tercih edilmemelidir.
GEBE İNEKLERİN BAKIMI
Sıhhatli ve kuvvetli buzağılar ancak sıhhatli, iyi bakılıp beslenmiş ineklerden alınabilir. Bunun için gebe ineğin bakım ve beslenmesinde aşağıdaki hususlara dikkat etmelidir. Bu hususlar :
1- Gebe inekte buzağının sıhhatini olumsuz etkileyen hastalıklar mutlaka önlenmeli
2- Gelişmekte olan fetüsün uygun şekilde beslenmesi için ineğin rasyonu yeterli miktarda olmalı, yavru payı rasyona eklenmeli, mümkün olduğunca çeşitli besin maddeleri içermeli ve özellikle hayvanın ihtiyaç duyacağı mineral maddeleri ihtiva etmelidir. Bu konu yavrunun canlı ağırlığının büyük bölümünü kazandığı gebeliğin son iki ayında yavruda raşitizm, inekte süt humması oluşması nedeniyle daha da önem kazanır. Bununla birlikte gebe ineğin rasyonunda enerji düzeyi yeterli olmalı ancak aşırı olmamalıdır. Çünkü normalin üzerinde kondüsyona sahip ineklerde doğum sonrası problemlere yol açabilir. (genital kanalların aşırı yağlanması sonucu; güç doğum, yumurtalıklarda kist oluşumu, kısırlık ve benzeri) Onun için bu dönemde daha ziyade protein içeriği yüksek yemlerle beslenmelidir.
3- İnek yeterli süre kuruda kalmış olmalı
4- Rasyon yeterli düzeyde vitamin içermelidir. Çünkü:
- Vitamin A' nın eksikliği buzağıların zayıf ve muhtelif enfeksiyonlara karşı hassas doğmasına, bu da buzağı ölüm oranın yüksek olmasına
- Vitamin D'nin eksikliği, Ca ve P kullanımının azalmasına dolayısıyla doğan buzağının raşitizme karşı hassas olmasına yol açar. Kaliteli ve yeterli miktardaki kaba yemle beslemede A ve D vitamini eksikliği gözlenmezken, kalitesiz ve güneşte fazla kurutulmuş kaba yemlerde A ve D vitamini kaybı olacağından rasyona A ve vitamini takviyesi yapılmalıdır.
İNEĞİN BUZAĞILAMADA BAKIMI
Buzağılama için ineğe temiz ve kolayca temizlemenin mümkün olabileceği bir yer hazırlanmalıdır. Buraya bol ve temiz yataklık serilmelidir. Fazla nem ihtiva etmesi nedeniyle bakterilerin barınmasına uygun olduğu için yataklık olarak talaş kullanılmamalıdır. eğer, sürüde hastalık sorunu varsa, daha önce buzağılar için kullanılmış olan bölmeler gayet iyi temizlenip dezenfekte edilmelidir. Sorunun önemli olması durumunda buzağı bölmeleri 3-4 hafta süreyle kullanılmamalıdır. Buzağılama yaklaştığında, buzağılama belirtilerinin açıkça görülmesi mümkündür. Buzağılama sırasında yardım gerekmedikçe inek rahatsız edilmemelidir. Doğum sırasında ineğin yanında bir kişinin bulunması, doğum sırasında olabilecek ölüm oranı üzerine olumlu yönde etki edebilir. Yeni doğan buzağı doğumu izleyen 4-5 dakika içinde nefes alamazsa ölür. Bu nedenle yeni doğmuş buzağının en fazla ihtiyaç duyduğu şey havadır. 2-3 dakika içerisinde nefes almaya başlamayan buzağının doğum sırasında beyni zarar görmüş olabilir. Buzağı doğar doğmaz ağzı ve burnu etrafındaki mukoz zarlar derhal silinerek temizlenmelidir. Hemen nefes almaya başlamayan buzağının bir yandan burun ucu bir saman parçasıyla gıdıklanırken diğer taraftan göğüs duvarına ritmik basarak basmak suretiyle sun'i teneffüs yaptırılmalıdır. Ayrıca buzağının arka ayaklarından tutarak kaldırılıp birkaç dakika o pozisyonda tutulması nefes almasına yararlı olur. Soğuk havalarda ve özellikle annenin ayağa kalkamadığı durumlarda, buzağı temiz bir bez yardımıyla silinerek kurulanmalıdır. Göbek kanıyorsa temiz ve alkole batırılarak dezenfekte edilmiş bir iple bağlanmalıdır.
Yeni doğan buzağıların hayata iyi bir şekilde başlamasında en önemli faktör, doğumdan sonra mümkün olduğunca kısa süre içinde ağız sütü almalarıdır. En iyisi buzağıya ağız sütü doğumdan sonraki ilk 1 saat içerisinde verilmesidir. Buzağıya verilecek ağız sütünün miktarı 2-2.5 kg olmalıdır. Ağız sütü sağılarak bir kap yardımıyla buzağıya içirilebileceği gibi annesinden de direk emdirilebilir. ( annesinden emmesi rahim kasılmalarını arttırarak eşin atılmasına da yardımcı olduğundan faydalıdır. Ancak gerekli temizlik ve dezenfeksiyona dikkat edilmelidir. Çünkü ağız sütü yüksek oranda bağışıklık maddeleri ihtiva etmektedir. Buzağı ise doğduğu zaman çok düşük düzede bağışıklık maddesine sahiptir. Buzağının doğumdan hemen sonra bağışıklık maddelerini absorbe etme kabiliyeti maksimumdur. Bu yetenek doğumdan kısa süre sonra azalır.
Ağız sütü, süte nazaran çok yüksek düvelerde protein, mineral maddeler ve vitamin içermektedir. Bu nedenle de besleyici değeri oldukça yüksektir. Ayrıca önemli derece de laktasif etkiye sahiptir.
DAMIZLIK BUZAĞI VE DÜVELERİN BAKIMI
Doğumdan sütten kesime kadar bakım dönemi buzağı hayatında en önemli ve en kritik safhadır. Bu dönemde sindirim sistemi bozuklukları, ishal ve zatüre gibi hastalıklara karşı vücudun direnci oldukça az, dolayısıyla da ölüm oranı yüksektir. Onun için doğumdan sütten kesime kadar ki dönemde besleme, barındırma ve hastalıklardan koruma için; buzağıya kuru, temiz bir çevre hazırlanmalı, normal bir besleme proğramı uygulanmalı ve buzağının hastalıklara karşı direnci arttırılmalıdır.
Buzağı annesinden ayrılmadan önce küpe,tetovir gibi muhtelif yöntemlerle mutlaka işaretlenmelidir. Ayrıca buzağı annesinden doğduğu gün veya bir sonraki gün ayrılmalıdır. Buzağının beslenmesinde ilk birkaç hafta sıvı besin maddeleri kullanılmalı, ancak 2. haftadan itibaren kaliteli kaba yem verilerek buzağının ileri dönemdeki veriminde çok etkili olan rumen papillalarının bir an önce gelişmesi ve rumen florasının oluşması sağlanmalıdır. İlk 2-3 gün buzağı canlı ağırlığının %8-10 oranında ağız sütü ile beslenebilir.
Normal, sağlıklı buzağılar 4-8 haftalık yaş periyodunda, birbirini izleyen 3 günde 0.5-1 kg/gün buzağı başlangıç yemi tükettiklerinde sütten kesilebilirler.
Buzağıların önünde daima taze ve temiz su kullanıma hazır olmalıdır. Su tüketimi, buzağı başlangıç yemi tüketimini teşvik ettiğinden, büyüme oranı üzerinde de olumlu etkisi söz konusudur.
Damızlık olarak yetiştirilen buzağılar iyi gelişmeli fakat yağlanmamalıdır. buzağının tüyleri temiz ve parlak olması, gürbüz görünmelidir.
Süt emme periyodunda buzağıların; kuru, nemsiz, bir yerde, ve birbirlerini emmelerini önleyecek biçimde barındırılmaları sağlanmalıdır. Aksi halde büyük oranda buzağı kaybı görülür.
Sütten kesilen buzağıların yemleri tedrici olarak arttırılmalı, bu dönemde günlük canlı ağırlık artışları 650-900 gr olacak şekilde beslenmelidir.
Düvelere sütten kesimden çiftleşinceye kadar olan periyotta egzersiz yapabilecekleri bir alan sağlanmalıdır.
Düveler canlı ağırlıklarına göre guruplandırılmalı, eşit oranda beslenme sağlamak için yemlik alanı yeterli olmalıdır.
Düvelerin bu dönemde hastalıklara karşı aşılaması yapılmalı, bu arada sindirim bozuklukları, yaralanmalar, tırnak bakımı ve aşırı kalabalık nedeniyle yetersiz gelişme gibi problemlerde günlük izlenmeli ve tespit edilen problemler çözülmelidir. Ayrıca 13-14 aylık olan düvelerin kızgınlık gözlenmiyorsa nedeni araştırılmalıdır. Düveler ilkine damızlık olgunluğuna geldiğinde, 14-17 aylıkken veya ırkının ortalama ergin canlı ağırlığının %70'ini kazandığında tohumlamalı ve aşılamayı müteakip kızgınlık gösterip göstermediği (yani gebe kalıp kalmadığı) takip edilmelidir. Aşılama zamanın belirlenmesinde aşım olgunluğunun yanında, işletmenin süt üretimine en fazla ihtiyaç duyduğu zaman ve süt üretiminin yıl içinde dağılımı da göz önünde bulundurulmalıdır.
BUZAĞI VE DÜVE YETİŞTİRMEDE ÖNEMLİ UYGULAMALAR
Boynuz Köreltme : Süt sığırı dişi buzağılar, diğer hayvanlara ve bakıcılara zarar vermemesi için erken yaşta boynuzsuzlaştırılmalıdır. Bu işlem boynuz köreltme solüsyonları, macunları veya yakıcı çubuklar kullanılarak yahut mekanik yöntemlerle (kesme vs.) yapılabilir. Köreltme sonrası hayvanın enfeksiyon kapmamasına dikkat edilmelidir.
Fazla Meme Başlarının Alınması : Fazla meme başları ileri dönemlerde süt sağımını güçleştirdiği ve enfeksiyon kapmaya neden olduğundan 1-6 aylıkken uygun bir yöntemle alınmalıdır.
Aşılama : Bir veteriner hekimle anlaşarak, bölge ve sürü farklılıkları göz önüne alınarak bir aşılama proğramı hazırlamalı, aşılar hastalılardan korunmada maksimum etkinlik sağladığından proğrama mutlaka uyulmalıdır.
Tırnak Bakımı : Yeterli bir şekilde egzersiz yapan buzağı ve düvelerde tırnak bakımına ihtiyaç kalmaz. Ancak yine de muntazam olarak ya da bazen tırnak bakımı gerekebilir. Tırnak bakımına dikkat edilerek muhtemel ayak ve bacak kusurları önlenmelidir.
Sağım : Sağım, en az iş gücü kullanımı ile memeye en az verecek ve ineğin genetik kapasitesinin izin verdiği maksimum süt verimini elde edecek şekilde yapılmalıdır.
Sağımda ayrıca şu hususlara dikkat edilmelidir :
1- Sağım öncesi meme uygun şekilde uyarılarak (memenin yıkanıp kurulanması; sağıcı, sağım makinası veya sağım makinasının sesi; ineğin önüne yem konulması vs) sütün indirilmesi sağlanmalı
2- Sağımla ilgili alet ekipman ve ineğin memesi dezenfekte edilmiş ve yıkanmış olmalı
3- Yıkama işleminden sonra meme kurulanmalı ( tercihen kağıt havlu ile )
4- Süt, sağımdan önce birkaç damla ayrı bir kaba alınarak mastitis kontrolü yapılmalı
5- Yine sağım öncesi ilk damlalar süte karıştırılmamalı, yere de sağılmamalı ayrı bir kapta toplanmalı
6- Sağım süresi 5-6 dakikayla sınırlı olduğundan seri çalışılmalı, süt akışı biter bitmez sağım durdurulmalıdır.